Süslü hayatların ortasında mahzun insanlar, günümüz yaşantılarının özeti olsa gerek. Zira bu asrın en ciddi sorunlarından biri insanların yaşama sevincini yitirmesidir. İnsan, kaybettiği yaşama sevincini ancak yaşadığı hayatın amacını anlayarak tekrar kazanabilir. Bir insanın yaşama sevincini alıp karşılığında ona saraylar, betonlar, metaller verdiğinizi bir düşünün. Günümüzde insanlardan, tanımadıkları bir Allah’a(c.c.) ibadet etmeleri bekleniyor. Kendisini yaratan Allah’ı(c.c.) tanımayan insana; “Namaz kıl, tesettüre gir.” deniyor. Halbuki Kur’an’da ilk
emir, “İbadet edin.” değil; “Yaratan Rabb’inin adıyla oku.” emridir. Nasıl ki bir binanın temeli atılmadan çatısı yapılmazsa bir insanda da gerekli altyapı oluşturulmadan üstyapı beklenemez. İbadet, kul için bir neticedir ve sebepler ortada yokken netice beklemek doğru değildir. İnsan, imanı bilse, marifetullahta terakki edip Allah’ı(c.c.) tanısa, daha sonra muhabbetullaha ulaşıp Allah’ı(c.c.) sevse; “Benim O’nu(c.c.) razı etmem için ne yapmam lazım?” diyerek, ibadetleri kendiliğinden yapmaya başlayacaktır. Mehmet Yıldız yeni kitabında işte tam da bu noktaya temas ediyor. İnsanın Allah'la olan ilişkisinde nelere dikkat etmesi gerektiğini, bu bağı anlamlı bir ilişkiye dönüştürebilmenin pratik ipuçlarını sıralıyor. Çünkü insan sadece Allah'la olan bu ittisali muhabbete çevirdiğinde dünya ve ahiret mutluluğuna erecektir.