Arka kapak
Dünyaca ünlü tasavvuf araştırmacısı mühtedi Michael Chodkiewicz’in kızı ve Kibrit-i Ahmerin Peşinde adlı İbn-i Arabî biyografisi ile tanıdığımız Claude Addas bu eseri ile Hz. Peygamberimizin şahs-ı manevisini ve onun “ehl-i beytini” tarif, tavsif ve tazim etmeye çalışıyor. İster avama ister havassa mahsus olsun, Müslümanların Hz. Resûlullah’a gösterdikleri muazzam muhabbet ve hürmetin çok farklı biçimlerde tezahürlerinden, onun zihinlerde ve gönüllerdeki tasvirinden yola çıkan Addas öncelikle müminlerin indindeki Hz. Muhammed temsilinin İslam’a farklı mensubiyet biçimlerine tekabül ettiğini gösteriyor. Hz. Muhammed’in beşeriyetinden başlayarak faziletlerine, ahlâkına, âlemlere rahmet oluşuna ve tüm Yaratılış vetiresini başlatan temel sebep, muharrik kuvvet oluşuna dek Hz. Resûlullah temsilinin kapsamını, onun en büyük varislerinin eser, söz, keşf ve manevî tecrübeleri üzerinden gözler önüne seriyor. Şurası muhakkak ki öncelikli olarak Batılı akademik okura hitap eden bu eserdeki bakış açısı Müslüman geleneğinden gelen okur için de bilhassa Hz. Peygamber’in evrensel olarak ifade ettiği değer, mevkii, faaliyet ve Hakk’a ulaştıran mükemmel timsal olma hususiyetini yeniden değerlendirmek adına önemli pencereler açıyor. Sufi Kitap bu mükemmel eseri Birol Biçer’in dile ve alana hakimiyetine ilaveten inşa gücünü gösteren özenli çevirisi ile Türk okuruna takdim etmekten onur duymaktadır.
En önemli cümle
"Allah'ın Elçisi" (Hz.) Resûlullah'ın izinden yürüyen Muhammedî velîlerin hâli "mutlak kulluk" vasfına ermiş, "isimsiz ve sıfatsız" kalana kadar Allah aşkı ile kendi benliklerinden ve tüm mahlûkattan vazgeçmişlerdir.
Bu kitap neden önemli
“Levlake levlake lema halaktu’l-eflake” şeklinde bir mazmunla bütün eflak ve kainatın yüzü suyu hürmetine yaratıldığı ifade edilen Hz. Peygamberimiz Muhammed Mustafa’ya (s.a.v) olan ilgi, teveccüh, muhabbet ve meveddet her geçen gün artmaktadır. Bu hakikatı dile getiren bazı müsteşriklerin görüşlerini paylaşan Claude Addas, babasından mevrus hakikat-perestlik saikasıyla Hz. Peygamberimizin hem beşer hem de peygamber, kainatın sebebi, bütün insanlığın rehberi, dünya ve ahiret saadetini gerektirecek bir bağlılığın timsali olduğunu ortaya koyuyor. Bilhassa, İbn Arabî deryasından aldığı katreleri diğer İslam ulemasının, mutasavvıfların ve muhakkiklerin düşüncesiyle mezcetmek suretiyle Hz. Peygamber’e olan bağlılık ve tebaiyetin boyutlarını gösteriyor. O’na salat u selam getirmenin keyfiyeti ve şefaat-ı uzmanın temsilcisi bu yüce rehberin “ehli beyt”i ve “âl”i olmanın sınırlarının sadece kan bağıyla izah edilmediğini tasvir eden bu önemli çalışma İslam dininin şanı yüce mübelliği Resul-i Ekrem’in bütün insanlığın halaskarı ve rehnüması olduğunu da delillendiriyor.