'Hayatta Kalanlar sizi üç kardeş için ağlayacağınız duygusal bir labirentin derinliklerine götürüyor. Dönüştükleri adamlar için, oldukları çocuklar için, kaybettikleri masumiyet için... Işıl ışıl, akıldan çıkmayacak, unutulmaz bir roman.” – Fredrik Backman, A Man Called Ove'un yazarı
Hayatta Kalanlar’ın odağında üç erkek kardeş üzerinden akan bir aile hikâyesi var. Roman büyüdükçe birbirine yabancılaşan üç erkek kardeşin; Nils, Benjamin ve Pierre’in annelerinin ölümü üzerine bir araya gelmelerini anlatıyor. Kardeşler -annelerinin vasiyeti üzerine- onun küllerini serpmek için eski yazlık evlerine dönüyorlar. Roman ilerledikçe anlıyoruz ki bu evde yaşanan bazı olaylar hepsinin karakterini, hayatını ve birbirleriyle ilişkilerini geri dönülemez şekilde etkilemiş. Sarmal bir anlatı var: Bir taraftan kardeşlerin çocukluğu, diğer taraftan günümüz (sondan başa) anlatılıyor.
Alex Schulman, trajedinin ardından çözülen bir zihni zekice parçalara ayırarak, en derin sadakatlerimizin bizi en büyük ihanetlere açık hale getireceği yollarını ortaya koyuyor.