'Sen bana iyiliğe dair hiçbir şeye inanmadığım şu dünyada karşılıksız iyilik yapılabileceğini
öğrettin.”
Kalbimin tam ortasında büyük bir ağrı var. Fazlasıyla acı yaşadım. Kendimi platonik bir aşka
kaptırdım. Ulaşılmaz bir sevda uğruna hayatımı adadım.
Ve işte, kaderin insanı bir noktadan başka bir noktaya nasıl taşıdığına bizzat şahit oluyorum.
Şimdi, daha önce yolumun hiç düşmediği, içerisinde tanıdığım tek bir insan siması dahi
bulunmayan bu şehre, yabancı gözlerle ilk kez baktığımda henüz yirmili yaşların başlarında
sayılırım.
Yaşadığım yılların nasıl geçtiğine dair en ufak bir fikrim bile yok. Fakat elimde tek bir kanıtım
var, o da şu kalbim. Kalbimdeki derin izler anlatabiliyor ancak anlamasını bilene
yaşadıklarımı...
...
Saatler süren bir otobüs yolculuğunun, yolda geçirilen uykusuz bir gecenin, arkada bırakılan
koskoca bir geçmişin, gitmelerin, kalmaların, düşmelerin ve nihayetinde yeniden ayağa
kalkmanın hikâyesi bu. Umutsuzluktan umuda, çaresizlikten huzura, Aslı’dan asıla geçişin
hikâyesi...