- Şimdiye kadar yapılan çalışmalarda ihmal edilen, II. Dünya Savaşı’nın Türkleri nasıl etkilediği sorusuna bütüncül bir cevap veriyor.
- Savaştan sonra hayatta kalan Türklerin Avrupa’daki mülteci kamplarından Türkiye’ye gelme mücadelesine ışık tutuyor.
- Esir Kamplarının esirlere nasıl ölümden beter koşullar sunduğunu gözler önüne seriyor.
Tükendi
Gelince Haber VerKazan ve Kırım Tatarları, Başkurtlar, Çuvaşlar, Sibirya Türkleri, Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler, Türkmenler, Azerbaycan Türkleri, Ahıska Türkleri, Karaçay-Balkarlar, Gagavuzlar ve diğerleri Sovyet ordusunda Nazi Almanyası’na karşı ön safta savaştılar. Önce Alman esir kamplarında insanlık dışı muameleye maruz kaldılar ve yüz binlercesi hayatlarını kaybetti. Geriye kalanların bir kısmı ise hayatlarını ve Sovyet işgalindeki ülkelerini kurtarma umuduyla Alman ordularına katılıp cephelerde öldüler. Savaşın sonunda hayatta kalanlar yine esir kamplarına sürüklendiler. 1945-1950 arasında Avrupa’da ve Türkiye’de esirler ve mülteciler meselesi hep gündemde kaldı. Türklerin bir kısmı İngiltere’nin ve ABD’nin duyarsızlığı yüzünden Sovyetler Birliği’ne iade edilip ya ölüme ya da Sibirya’da çalışma kamplarına gönderildiler. Bu esirlerden az bir kısmı Batı’ya geçerek Soğuk Savaş döneminde Sovyet işgali altındaki ülkelerinin kurtuluşu için çalıştı. Avrupa’nın değişik ülkelerindeki mülteci kamplarına savrulmuş binlerce Türk de Türkiye’ye gelebilmek için yoğun çaba sarf etti.
Prof. Dr. Ali Satan’ın II. Dünya Savaşı’nda Türkler adını verdiği, hem Türk hem de dünya kamuoyu tarafından göz ardı edilen II. Dünya Savaşı mağduru Türklerin gerçek hikâyelerini anlatan bu çalışma, yıllar süren araştırma, gözlem ve tespitlerin mahsulü. Avrupa mülteci kamplarından gazeteci Ziyad Ebüzziya’ya yazılmış mektuplar ilk defa gün yüzüne çıkıyor, dönem basını ve sayısız arşiv belgesi ile konu her yönden destekleniyor. Ayrıca, bütün bu olayların tanığı Ziyad Ebüzziya, Cabbar Ertürk, Baymirza Hayit, Fuat Emircan, Reha Oğuz Türkkan, Bekir Doğan gibi isimlerin şahitlikleri ve tecrübeleri, dünya tarihinin en karanlık sayfalarından birini cesurca gözler önüne seriyor.