Martha, onu her şeyden çok seven bir eşe, güzel bir eve ve gözünün içine bakan aile üyelerine sahiptir; öyle ki annesine göre bu, nadiren elde edilebilecek türde bir zenginliktir. Fakat tüm bu zenginliğin içinde hayatı elinden kayıp parçalara ayrılıyormuş gibi hissetmekten kendini alamaz. Belki bunun nedeni yalnızca diğer insanlardan daha hassas olmasıdır -ya da belki kafasının içinde yolunda gitmeyen bir şeyler vardır. Şimdi, tam da kırklı yaşları kapıdayken Martha ailesinin evine geri dönmeli ve kırılan tüm parçaları bu kez tek başına toplamalıdır.
Meg Mason, Keder ve Mutluluk’ta depresyonun yıpratıcı süreçlerini doğal bir mizah, açık sözlülük ve hassasiyetle ele alıyor; okuru hem kahkahaların hem de gözyaşlarının eşiğine getiriyor. Bu, koşulsuz sevginin ne olduğuna dair yürek burkan bir hikâye, daima baştan başlanabileceğini ortaya koyan bir manifesto.