Bu kitabın temel araştırma konusu mülk ve melekût âlemi arasında bir ara mertebe konumunda olan misal âlemidir. Bir taraftan maddi özelliklere diğer taraftan ise üç boyutlu âlemin sınırlarından sıyrılmış bir vaziyette ruhani özelliklere sahip bir alemdir bu. Dolayısıyla, Kur'an'dan ilham almak suretiyle bir tanımlama yapacaksak; iki denizi birleştiren çizgi gibi misal alemi hem maddi hem de manevi olanı birleştiren 'mecmau'l-bahreyn'dir.
Misal âleminin tanımlanması, ihata edilmesi ve izah edilmesi varlık mertebelerine, nübüvvetin hakikatine, vahy ve ilhama, İlahi isim ve sıfatlara dair dinin vaz ettiği hükümlerin anlaşılmasını kolaylaştırır.
Melekût Âlemine Açılan Kapı: Misâl Âlemi adıyla neşredilen bu eserin başlığında ima edildiği üzere manaya açılan bir berzah olarak misal âlemi hem teorik hem de pratik anlamda incelenmekte. İslam düşüncesi ve tasavvuf doktrini bağlamında misal aleminin nasıl tanıtıldığı ortaya konulmakta.
Vahy, ilham, miraç, rüya, Ashab-ı Kehf, Hz. Hızır gibi dini alanda önem arz eden kavramlar misal âlemi perspektifiyle okuyucunun nazarına sunulmakta. Masallarda anlatılan ezoterik Kaf Dağı’nı anımsatan sekizinci iklim, Câbelkâ, Câbelsâ ve Hurkalyâ gibi hârikulâde şehirlere dair mevcut anlatılar ise şâyân-ı dikkat.
Bu kitap tasavvuf tarihi bağlamında iki önemli akım olan İşrakilik ve Ekberilik geleneklerinin bu kavrama yaklaşım tarzlarına mercek tutmaktadır. Bu iki ekol arasındaki etkileşimin benzeşen ve farklılaşan yönleri her iki ekole mensup mutasavvıfların açıklamalarıyla zenginleştirilmekte. Ebu Talip Mekkî, İmam Gazali, Kaşani, İbn Arabi, Sühreverdi, Şehrezuri, Kutbuddin Şirazi, Davud-i Kayseri gibi ilim ve irfan mekteplerinin önemli simalarına ait farklı bakışlar ve görüşler ayrıntılı bir şekilde incelenmekte. Yazar Buşra Arslan Meçin, Hz. Musa ve Hz. Hızır kıssasından rüyanın hakikatine; vahy ve ilhamdan kutsal metinlerin sembolik dillerinin 'tevil edilmesine' dair misal âlemi kavramanın anahtar rolünü ortaya koymaktadır.