Âşıklar edin salâ
Oruç ayı geldi yine
Rahmet denizi cûş edip
Âlemlere doldu yine
***
Oruç, tıpkı kurban gibi, maddî yönüyle elde edilen kazanımların maneviyata da aksetmesi beklenen, bu şekilde de insanın da aslını hatırlamasına vesile kılınan bir ibadettir. Ramazan ise oruçla birlikte ihtiva ettiği bütün ibadetlerin ve taatlerin fertten topluma, toplumdan kâinata inkişafını gerektiren bir mübarek aydır.
Kadim coğrafyamızda Mevlid, salâ, salavat, cerre çıkmak, diş kirası, gölge oyunu gibi pek çok güzel gelenekle idrak edilen Ramazan ayı, kalp coğrafyamızda ise daimî zikir ile nesilden nesile aktarılagelen bir gönül iklimi oluşturmuş, bu iklimler de oruç ayının her bir gününde mahlukatın en şereflisi olan insana birer hediye mahiyetinde gönül hallerine, mevsimlerine dönüşmüştür.
Huzur, buluşma, dertleşme, öğrenme, sükût, idrak, uzlet, dua, neşe mevsimleri...
İşte Ramazan Güzellemeleri, Bilal Kemikli'nin edebiyatla buluşan samimi, sıcacık anlatımıyla Ramazan-ı Şerif'in manevî arınma vesilesi kılınmasına dair bir 'mevsim'ler manzumesi olarak okurunu selamlıyor. Bu mübarek ayın her bir günü bu satırlarda, mü'minin hatırlaması ve hatırlatması gereken çeşitli idrak seviyeleriyle karşımıza çıkıyor. Ramazan, âdeta bir mürşid; otuz gün boyunca süren ve akabinde de bir ömür sürdürülmesi beklenen bu serencam da, bir dervişin seyr u sülûk mertebeleri oluyor.