'Aynı his eksenine sahip olanlar ve benzer entelektüel gündemi paylaşanlar, bir ruh ortamında hayat bulur.'
Kitabın ilk konu başlığının 'Düşünceler Havuzu' olması tesadüf değil. Yazar, bir tefekkür dünyasının içine dalıp, orada kendi formasyonun ve duyarlılıklarının derecesine göre, çeşitli sonuçlara ulaşıyor. Üstelik, gayet mühim sonuçlara.
Kitap, benzerlerindeki hâkim duyguyu taşımıyor: Korkak değil. Lafını dolandırmıyor, doğrudan söylüyor. Bunu elbette çiğlik mesabesinde yapmıyor ama önerilerini açık etmekten de imtina etmiyor. Ortada bir düşünce insanının imbiğinden geçmiş metinler var. İlgilisinin dikkatini çekecektir.
Soru sormayı bir erdem sayan ama cevap vermekten kaçınan 'şüpheciler'in karşısına, cevaplarını açıklıkla sorularının sonuna ekleyen bir yazar ve onun yazarlık tezgâhından geçmiş bir metin Sabit ve Değişken.
Bu yüzden şunları söyleme ehliyetine de sahip:
'Soruyu yeniden formüle edip, şöylece ortaya koyalım; çünkü hâlâ sormamız gerekiyor:
Türkiye gerçekte ne ise o mu olacak; yoksa, nasıl görülmek isteniyorsa öyle mi kalacak?'