Tükendi
Gelince Haber VerTasavvuf Dersleri
Diğer İslami ilimler gibi tasavvuf da İslam’ın doğuşuyla birlikte hemen ortaya çıkmamış ve üzerinden belli bir zaman geçtikten sonra bir ilmi disiplin şeklinde sistematik hale gelirken tarikatlar sayesinde de teşkilatlı sosyal bir müessese haline gelmiştir. Tasavvuf dediğimiz olguyu İslam’dan ayrı düşünmek mümkün değildir. Tasavvufun, Uzak Doğu, Hint ve İran coğrafyasından kaynaklandığı ya da Hristiyanlıktaki ruhbanlık akımının tesiriyle vücut bulduğu bugüne değin bazı müsteşrikler ya da modernist Müslüman düşünürler tarafından sıkça dile getirilmiştir. Hatta, İbni Haldun gibi bir âlim dahi tasavvufun bazı ilkelerinin Şiilikten geçmiş olduğunu öne sürer. Tasavvuf gerçekten Müslümanlık için ithal bir düşünce ve yaşayış sistemi midir? Bu kitap, tasavvuf meselesinin doğuşuna ışık tutmakla beraber, bütün bu iddia sahiplerinin görüşlerini ve bunlara verilen cevapları toplamıştır. Tasavvufun bir ilim dalı haline gelişi, diğer ilimlerle olan münasebeti incelendikten sonra, bilhassa tasavvuf olgusunun ete kemiğe bürünmeye başladığı zühd asrı denilen sürece odaklanmaktadır. Sahabe, tâbiin ve tebe-i tâbiin dahil olmak üzere meşhur zâhitlerin pratikleri aslında İslam’ın özünde tasavvuf denilen zahidane hayat tarzının mevcut olduğunu gösterir. Korku, hüzün ve sevgi ile farklı yönleri olan zühd yaşantısının süreç içerisinde tarikatları nasıl ortaya çıkardığını gösteren bu çalışma, tarikat ekollerinin yaslandığı coğrafi geleneklere, öncü şahsiyetlerine, temel kavramlarına ve tasavvuf pratiklerine odaklanmaktadır. Prof. Dr. Süleyman Uludağ, sistematik ve herkesin anlayabileceği bir biçimde tasavvuf ve tarikat olgusunun hem tarihsel sürecine hem de sosyolojik tezahürlerine işaret etmek suretiyle tasavvufun doğuşu, şekillenişi ve gelişimini çeşitli yönleriyle izah etmektedir. Bu çalışma, tasavvufu öğrenmek, bu konudaki bilgisini ilerletmek isteyenler ya da tasavvuf dersleri alan öğrenciler için ideal bir rehber kitap hüviyetindedir.