Bir hayattan geriye ne kalır? Belli bir duyguya ait bir hikâye mi, bir anı mı? Ölüler hayatlarına geri dönebilseler ne söylerlerdi?
Biri doğdu, kumar oynadı ve öldü. Başka biri nihayet hayatının hangi anda karar verildiğini anladı. Biri kocasının bir ömür boyu elini tuttuğunu hatırladı. Başka birinin hayatında çok insan oldu, ama sadece birini sevdi. Ve biri toprağın altında sıkıştığını düşündü, buradan çıkmalıydı. Ama sonra çaresiz, kaldı. Her şey bittiği halde hâlâ pişmanlıklar ve çelişkiler içinde olan ölüler; aşklarını, ailelerini, kırılganlıklarını, yalnızlıklarını, doğrularını ve yanlışlarını anlatıyor bu romanda.
Robert Seethaler Toprak’ta ölümün insanın hayatındaki yerini, öteki dünyadan bir insanın yaşayanlara neler anlatabileceğini, hayatına dair neleri anlatmayı seçeceğini, bir olayın farklı kişilerce nasıl değişik yorumlanabileceğini ve yalnızlığın insan hayatındaki etkisini etkileyici bir kurguyla gözler önüne seriyor.