Arka kapak
“Zaman bilincinin zirvesi “ibnü’l-vakt” olmak; mekân bilincinin zirvesi ise “medenî” olmaktır. İbnü’l-vakt, her an yeniden doğandır, akıp giden vakte karşı dâima yeni ve yenileyen sözler söyleyendir. Medenî olmak, insana zimmetlenen yeryüzünü bozmadan, kirletmeden îmâr etme çabasıdır. Ö. Tuğrul İnançer, zaman ve mekân bilincini sözünde ve özünde taşıyan “tek kişilik medeniyet” olan er kişiler zümresindendir. Ağzından çıkan her kelime, onun Türk Mûsikîsi’nin haddesinden de geçen dudaklarından her an tâze ve can tâzeleyen inciler gibi dökülmektedir. Kelimelerin yalama olduğu günümüzde bu incilerin bütün ışıltısıyla yeni muhataplara ulaşması kültürümüze yapılacak önemli bir hizmettir.”
Berat Demirci
En önemli cümle
Bizim cemiyetimizde çok güzel bir âdet vardı eskiden. Âlimlerin
çocuklarına pâye -ilmî rütbe- verilir, hatta maaş bağlanır ki evindeki
ilim görgüsü ile ilme meyli olsun ve büyüdüğünde maişet -geçim- endişesiyle
vaktini başka şeylere harcamasın. Ama bu, ders kitaplarında
öğretilirken böyle öğretilmiyor. İleri gelen ailelerin çocuklarına
doğunca maaş bağlanırdı deniyor! Hiç böyle bir şey yok! Âlimlerin
çocuklarına maaş bağlanırdı, âlim olsunlar diye. Bu âdet, ilmi teşvik
içindir, çünkü görgü ailede başlar.
Bu kitap neden önemli
Bu kitap, fani hayatın köhne, mürai ve vefasız yüzünü keşfetmiş bir Cumhuriyet aydını ve sanatkarının hakikate uyanan zihni ve gönlüyle muhterem üstadımız İnançer'e sorduğu sorular ve bu suallere verilen mukni cevaplardan oluşmaktadır. Sorulara verilen cevaplar hakikatin kendi ölçüsüne göre ne şekilde takdim edildiğini gözler önüne seriyor. Ömer Tuğrul İnançer, basmakalıp haline gelmiş yanlış düşüncelerin ve inhiraf etmiş perspektiflerin üstüne yürümekte ve onlara verdiği cevaplarla adeta okkalı tokatlar atarak şoka girmiş günümüz insanını intibaha getirmekte.