Bilim Susunca
Bilim, temelde, doğa ile ilgili sorularımızı cevaplar fakat her konuda her soruya cevap verme iddiasında değildir. Bilimin ilgi alanına girmeyen sorular vardır ve bilim bu alanlarda sessizliğini korur. Bu tür sorular hakkında verilen cevaplar, bilim insanları tarafından seslendirilse de bilimin cevapları veya bilimsel cevaplar olmayacaktır. Doğa bilimlerini her konuda konuşmaya zorlamak ne yazık ki bilime katkı sunmamakta, tersine doğa bilimlerinin itibarını zedelemekte, toplumun bir kesiminin bilime karşı şüpheyle yaklaşmasına neden olmakta ve bilimin insanlığın aleyhine kullanılmasına yol açmaktadır.
Yani bilim insanlığın faydasına kullanılabildiği gibi zararı için de işlevselleştirilebilir. İktidar sahibi kişi ve kurumların bilim insanlarına belirli görüşleri dayatmaları veya bilim insanlarının belirli maddi çıkarlar güderek doğru bildiklerini değil duyulmak isteneni söylemeleri bilimi susturma yöntemleri olarak görülmelidir. Farklı kamplardan insanlar ideolojilerini desteklemek için, görüşlerini karşı tarafın gözünde daha muteber kılmak için bilimi susmaya veya konuşmaya zorlayabilirler. Bilim tarihi bu tür örneklerle doludur. Galileo örneğinde Kilise, Stalin Rusyası’nda ise siyasi otorite bilime hükmetmeye çalışmıştır
Alper Bilgili, Bilim Susunca’da bilimin toplum, dinler ve ideolojiler ile ilişkisini geçmişten ve günümüzden örneklerle ortaya koyarak bilim ile insanlığın ilişkisinin nasıl olması gerektiğine dair alışılmış kalıpların dışında keyifli ve doyurucu bir okumaya davet ediyor.