“Türkler Arap ve İranlıların hiç yapmadıkları bir şeyi yaparak milli kimliklerini İslam’a gömdüler... Türklerin İslam’a sadakatlerinin gerçekliği ve ciddiliği başka hiçbir halkta görülmez. Bu nedenle hanedanlarının korumasında büyük bir Sünni canlanmasının ortaya çıkıp yayılmasına hiç şaşmamak gerekir.”
Bernard Lewis, Ortadoğu
Türkiye ve dünya tarihçiliği, Türk tarihi konusunda siyasal, kurumsal ve -özellikle Osmanlı tarihçiliğinde- sosyoekonomik alanlarda önemli araştırmalar ortaya koydu. Buna karşılık, uzun zamandan beri Türkiye’nin içinde yaşadığı, siyasete kadar yansıyan kültürel bölünmüşlüğün altında yatan, Türk tarihinin belki en hassas meselesi olan “İslam” konusunda çok yetersiz kaldı. Bu ciltteki makale ve incelemeler, Anadolu Selçuklu döneminde, İslam’ın siyasi, toplumsal ve kültürel hayatta bıraktığı izleri anlamaya çalışıyor; Türkiye tarihinin toplumsal ve kültürel cephesinin bu en problematik alanına dair yaklaşım, yöntem ve analiz denemelerini içeriyor. Başka bir ifadeyle, Fuat Köprülü, Abdülbaki Gölpınarlı ve Osman Turan’dan başka tarihçilerin pek girmediği bir sahanın değişik yönlerine dair yazarının kendi kişisel kalem tecrübelerinden bazılarını bir araya getiriyor. Ocak, okurun kafasında, Türkiye toplumundaki iki kültürlülüğün son yıllardaki sıcak tartışmalarının altındaki bu büyük problematiğin tarihsel arka planına dair kesitler sunmaya çalışıyor.
• Anadolu Türk şehirlerinin fiziki, sosyal ve dinî-kültürel kökenleri.
• Kızılbaş (yahut Alevî) isyanları veya Osmanlı İmparatorluğu’nda çevrenin merkeze başkaldırısı.
• Sarı Saltık ve Şeyh Bedreddin’in Balkan halk İslamlığına katkıları nelerdir?
• Hacı Bektaş-ı Veli Yesevi mi, Haydari mi, Vefai mi, Babai mi? Yahut “şeyhlikten müritlikten fariğ bir meczub-ı ilahi” mi?
• Tarihsel süreç içinde Türklerin İslam yorumu.
• Nasreddin Hoca’nın yaşadığı sosyal çevre.
Bu kitapta bu ve benzeri birçok konu başlığı Türk tarihçiliğinin en önemli isimlerinden Ahmet Yaşar Ocak’ın kalemiyle tekrar okuruyla buluşuyor.