90’lı yıllarda Türkiye’nin doğusunda yaşananların üzerinden henüz 20 yıl geçti. Evleri, köyleri boşaltılan insanlar, bir daha eskiye dönemeyecek şekilde, derinden değişen hayatlar yani kısaca ‘karanlık yıllar’.
Bugün, zorunlu göçle topraklarından koparılmış insanların konu edildiği akademik çalışmalar, kitaplar, istatistik veriler bulmak hiç zor değil elbette. Ancak tüm bu çalışmaların ana meselesi göçün yarattığı yoksulluk, işsizlik, suç oranlarındaki artış.
Peki ya insanlar? Kayıpları, özledikleri? Hiçbir zaman ait hissedemedikleri yeni topraklarda, bir gün döneriz belki diye umutla hatırladıkları köyleri, evleri? Kaybolan kültürler, diller?
Özlem Yağız, D. Yıldız Amca, Emine Uçak Erdoğan ve Necla Saydam bu soruların artık cevaplanması gerektiğini düşünerek bir yolculuğa çıkıyorlar ve o insanların izini sürüyorlar. . Asimilasyonu, göç sonucunda yerleşilen topraklara karşı hissedilen ya da hissedilemeyen aidiyet duygusunu, özlemi, göçü yaşayan insanların geçmişe bakışlarını, geleceğe dair ümitlerini, göçten sonraki yaşamlarını anlamaya, aktarmaya çalışıyorlar. İnsanın hikayesine bakıyorlar!