Tavşan’ın kara bir arkadaşı var. On bir yaşından beri hep yanı başında. Başkaları onu göremiyor, sesini duyamıyor. Tavşan kiminle olursa olsun, nereye giderse gitsin, her zaman onun peşinden gidiyor ve omzuna yaslanarak onunla konuşuyor.
Büyüdükçe Tavşan’ın ona dair hisleri karmaşıklaşıyor. Bazen ondan korkuyor bazen sıkılıyor, ancak zamanla söylediklerine inanmaya ve ona güvenmeye başlıyor.
Tavşan, bu kara arkadaştan kurtulamazken, yeni insanlarla tanışıyor, önce bir kaktüse ardından bir kuşa bakıyor. Böylece Tavşan’ın kara arkadaşının varlığıyla gölgelenmiş hayatı yavaş yavaş değişiyor.
Büyümek ve kırılganlıklara rağmen yetişkin olmak kolay değil şüphesiz. Ancak kederle ve mahrumiyetle yaralanmış çocukluğu iyileştirmek anlayış ve cesaret gerektiriyor. Omzumdaki İki Arkadaş, işte tam da buna dair bir hikâye. Üstesinden gelmeye çalıştığımız sorunları önce fark etmemiz ve kabullenmemiz gerektiğini vurgulayan Lee Suyeon, travmayla yüzleşmenin zorluğundan incelikle bahsediyor. Uzun soluklu bir çalışmanın ürünü olan bu çizgi roman, sulu boya renkleriyle sıcak bir atmosfer yaratırken duygu dolu hikâyesiyle okura geçmişin yüküne rağmen iyileşmenin her daim mümkün olduğunu yeniden hatırlatıyor.