Menü
ÜYELİK İŞLEMLERİ
Sepetim
Cemal Paşa
Cemal Paşa

CEMAL PAŞA (1872-1922) | II. Meşrutiyet Dönemi’ne damga vuran İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin lider kadrosunda yer alan Cemal Paşa, 6 Mayıs 1872’de Midilli’de doğmuştur. 1890 yılında Kuleli Askeri İdadisinden mezun olmuş, 1895 yılında Erkân-ı Harp Yüzbaşı rütbesini almıştır. 27 Mart 1899’da Selanik’teki III. Ordu emrinde Selanik Redif Fırkası Kurmay Başkanlığına atanmıştır. Bu görevi sırasında Ustrumçu, Alasonya, Koçana, Toyran havalisinde komitacılar olarak bilinen eşkıya takibinde bulunmuştur. Eylül 1906’da 150 kayıt numarasıyla 49. sıradan Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’ne üye olan Cemal Paşa, Şark Demiryolları Selanik Hattı Müfettişliği görevi sayesinde Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’nin Rumeli’deki örgütlenmesinde etkili rol oynamış ve Cemiyet içerisinde ön plana çıkmaya başlamıştır. 31 Mart olaylarının yatıştırılmasının ve asayişin sağlanmasının ardından İstanbul’da oluşturulan Sıkıyönetim Mahkemeleri’nde görev alan Cemal Paşa, III. Ordu ve Hareket Ordusu’nun teklifleriyle, 18 Mayıs 1909’da Üsküdar Mutasarrıflığı’na tayin edilmiştir. Üsküdar ve çevresinde başlatmış olduğu entari yasağıyla bütün dikkatleri üzerine çekmiştir. 31 Mart’ın hemen ardından Adana’da patlak veren ve binlerce kişinin ölümüyle sonuçlanan olayların yaralarını sarmak amacıyla, 1 Ağustos 1909’da Adana’ya Vali olarak atanmıştır. Cemal Paşa Adana’daki başarılı çalışmalarının ardından İttihatçılarının etkili olduğu Sadrazam İbrahim Hakkı Paşa Hükûmeti tarafından, 14 Haziran 1911 tarihinde Bağdat Valiliğine tayin edilmiştir. Başarılı bir valilik sürecinden sonra, 1912’de patlak veren Birinci Balkan Savaşı’na katılmış ve Konya Redif Fırkası Kumandanlığı görevini üstlenmiştir. Cemal Paşa, İttihatçı karşıtı Kâmil Paşa Hükümeti’ni devirmek ve iktidara tam olarak sahip olmak amacıyla Talat ve Enver Paşaların öncülüğünde, 23 Ocak 1913’te gerçekleştirilen ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin iktidara tamamen hâkim olmasıyla sonuçlanan Bâb-ı Âli Baskını’na fiilen katılmamakla birlikte, söz konusu darbe için alınan önlemleri tanzim ve teftiş etmekle görevlendirilmiştir. Baskının hemen ertesi günü bizzat Sadrazam Mahmut Şevket Paşa tarafından İstanbul’un güvenliğinin sağlanması amacıyla ve oldukça geniş yetkilerle İstanbul Muhafızlığı’na getirilmiştir. Otoriter kişiliği sayesinde İstanbul’da asayişi temin etmiş, muhalefetin karşı darbe girişimlerini engellemiş, İttihat ve Terakki Cemiyetinin en güçlü simalarından biri olmayı başarmıştır. Cemal Paşa, 16/17 Aralık 1913’te kurulan İttihatçı Said Halim Paşa Hükümetinde Nafıa Nazırı olarak ilk kez kabinede görev almıştır. 9 Mart 1914’te Bahriye Nazırı olan Cemal Paşa, Bahriye Nezâreti’nde başlatmış olduğu geniş çaplı reform hareketleri ile Osmanlı donanmasının yeniden yapılandırılmasında ve güçlendirilmesinde önemli mesafeler kat etmiştir. Cemal Paşa, 18 Kasım 1914’te hem Kanal Seferi’ni icra etmek hem de Osmanlı Devleti’nin Suriye, Filistin, Irak ve Arabistan vilayetlerinde baş gösteren otorite boşluğunu doldurmak amacıyla İttihat ve Terakki yönetimince IV. Ordu Kumandanlığı’na getirilmiştir. Birinci ve ikinci Kanal seferlerinin icrasında baş rol oynamıştır. Öte yandan daha Suriye’ye gelmeden önce yaptırmış olduğu planlı çalışmalar sonucunda, XX. yüzyıl’ın başlarından itibaren Amerika, İngiltere, Fransa ve Siyonist güçler tarafından Orta Doğu’da gerçekleştirilen casusluk faaliyetlerini ortaya çıkartan Cemal Paşa, bölgenin Osmanlı toprağı olarak kalmasını sağlamak amacıyla büyük çaba sarf etmiştir. Bu amaçla bölgede basın-yayın, eğitim-kültür, imar-iskân ve ekonomi alanlarında oldukça kapsamlı icraatlar yapmış, bazen Osmanlıcılık bazen de İslamcılık olgularını ön plana çıkartarak bölgenin bir Osmanlı toprağı olarak kalmasını sağlamak istemiştir. Bunun dışında 1915 tarihli Sevk ve İskân Kanunu’na tabi olan Ermenileri her türlü övgüye layık bir şekilde Suriye’de iskân ettirmiş ve ihtiyaçlarının karşılanması için azami gayret göstermiştir. Cemal Paşa, İngilizlerle iş birliği yaparak ayrılıkçı oluşumlar içerisinde yer alan Arap milliyetçilerinin bir kısmını aileleriyle birlikte Anadolu’ya göç ettirmiş, bir kısmını da Lübnan’ın Âliye Kasabası’nda idam ettirmiştir. Alman General Falkenhayn ile yaşadığı Yıldırım Orduları meselesi nedeniyle, 12 Aralık 1917’de bu yeni görevinden ve Suriye’den ayrılarak İstanbul’a dönmüş, Bahriye Nazırlığı görevine devam etmiştir. Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle Cemal Paşa, 1/2 Kasım gecesi yanındaki kilit İttihatçı grubuyla birlikte ülkeden ayrılmak zorunda kalmıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’da başlatmış olduğu Millî Mücadele, yurt dışında henüz ne yapacağına karar vermemiş olan Cemal Paşa için yeni umutların kaynağı olmuştur. Cemal Paşa, bu mücadeleye destek olmak adına bir süre için Afganistan’a gitmiş, burada Rus yetkilileriyle iş birliği yaparak İngilizlere Hindistan’da büyük bir darbe indirmek, böylece Millî Mücadele’ye katkıda bulunmak istemiştir. Bu düşüncelerini yurt dışında bulunduğu sıralarda bizzat Mustafa Kemal Paşa’ya göndermiş olduğu mektuplarında dile getirmiş ve onun direktifleri doğrultusunda hareket etmeye büyük özen göstermiştir. Anadolu’ya dönmeye karar veren Cemal Paşa, 21 Temmuz 1922’de Tiflis’te Mustafa Kemal Paşa’dan gelecek haberi beklerken Rus-Ermeni iş birliği çerçevesinde gerçekleştirilmiş olan suikastla hayatını kaybetmiştir.

Yazdığı Eserler
T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.