Tükendi
Gelince Haber VerArka Kapak Metni
Sultan yürüdü ve mukaddes yerde durdu. Patrik, ruhban konseyi ve halk gözyaşları dökerek, iniltilerle onun ayaklarına kapandılar. Sadece eliyle ağlamalarını kesmek için işaret etti ve onlara şunu dedi: “Sana sesleniyorum Anastasius, sana ve çevrendeki herkese, tüm halka söylüyorum: Bugünden itibaren benim öfkemden, ölümden, tutsak olmaktan korkmayın.”
Nestor İskender
Nestor İskender, Rus kaynaklarına göre 1453’te İstanbul Kuşatması’na şahit olmuş Slav kökenli bir Ortodoks Hristiyan’dır. Hayatı hakkında ise bize sadece, yaşadığı 15. yüzyılda kaleme aldıkları rehberlik eder. Araştırma ve incelemelere göre Nestor, Osmanlı topraklarına bilinmeyen nedenlerle gelmiş ve burada zorla Müslüman olmuştur. Güney Rusyalı olduğu tahmin edilen Nestor’un Fetih anlatısı ciddi derecede Bizans hayranlığı ve kilise taraftarlığı sergiler. Ona göre “kâfir” ve “tanrıtanımaz” Türklerin 1453 yılında başkent Konstantinapol’ü kuşatmaları Bizans’ta işlenen günahların kefareti, ilahi bir sonucudur. Zira “kötülükler ve kanunsuzluklar nice büyük tahtların yıkılmasına neden olmuştur.”
Kehanetlerden, doğa üstü hadiselerden, kanlı yağmur damlalarından ve koruyucu meleklerden bahsedilen bu Fetih hatıratında tarih ile efsane, hayal ile gerçek, korku ile öfke iç içedir. İstanbul’un Fethi’ni bir gayrimüslimin dilinden ve süzgecinden aktaran bu özgün edebî-tarihsel hatırat, “anlatılmayan” unsurların da en az “anlatılan” unsurlar kadar bilgilendirici olabileceğini tarih okuruna ısrarla ve yeniden hatırlatmaktadır.
Bu Kitap Neden Önemli?
İstanbul'un fethini konu alan çalışmalarda genellikle Türk kaynakları esas alınır. Söz konusu birincil kaynaklar sayesinde kuşatma safhası ve sonrasında yaşananlar hakkında Osmanlı bakış açısına dair fikir edinmek mümkün iken, karşı tarafın(Bizans veya daha geniş tanımıyla Hristiyan alemi) fetih hakkındaki düşüncelerini öğrenebildiğimiz kaynak sayısı sınırlıdır. Bu bağlamda Nestor İskender'in fetih hakkında yazdıkları çok önemlidir zira kendisi görünüşte Müslüman olsa da kalben hâlâ Hristiyanlığa bağlı olduğu ve İstanbul'un Osmanlı idaresine geçmesinden rahatsız olduğu yazdıklarından anlaşılmaktadır. Üstelik karşı cenahtan olup fethi Bizans tarafında değil, Osmanlı askerlerinin arasında deneyimlemiş olması anlattıklarını daha değerli kılmaktadır.
Kitabın En Önemli Cümlesi
Ve kehanet gerçek oldu: Konstantin tarafından kurulan bu kent, Konstantin ile çöktü.