Bir bilimin felsefesi varsa filozofu da olmalıdır. Muhasebe 1876 yılından beri bilimdir. Muhasebe felsefesi ismini taşıyan ilk kitap ise 1907 yılında yazılmıştır. O hâlde muhasebe felsefesiyle ilgilenmiş çok sayıda muhasebe filozofu olmalıdır. Diğer taraftan felsefenin merakla merakın ise soruyla başladığını biliyoruz. Biz de meraklı şekilde soralım ‘Muhasebe bilimini günümüze taşımış bu filozoflar kimlerdir?’ Kolay ancak yanıtsız bir sorudur bu. Ludwig Wittegenstein’in dediği gibi ‘İnsan, gözünün önünde duranı kolayca göremez.’ Gerçekten de muhasebenin teorik ve pratik yönlerine katkı sunmuş filozofları, düşünürleri, aydınları, mütefekkirleri, münevverleri, entelektüelleri, reformistleri, üstadları, eğitimcileri veya adına ne derseniz deyin ‘Kim bu insanlar, nerede yaşamış, neler düşünmüş, neler yazmış, nelerle dertlenmiş?; Hangi ideallerin peşinden gitmiş, hangi ülkülerle cedelleşmiş, hangi rüyaları görmüş, ne fedakârlıklarda bulunmuş, devletlerin mali sistemlerine, işletmelerin finansal durumlarına ve nihayet ulaştığımız şu uygarlığa nasıl bir katkı sunmuş?’ derseniz maalesef bu soruları yanıtlamak uğruna bütünsel bir çalışma yapılmamıştır. Hatta şu an Google’a girip ‘muhasebe filozofu’ tabirini tırnak içinde arattığınızda alacağınız yanıt ‘Hiçbir sonuç bulunamadı.’ olacaktır. Çünkü muhasebe ve filozof sözcükleri güzel Türkçemizde yan yana bile gelememiştir. İşte bu kitap, hiç irdelenmemiş yukarıdaki sorulara odaklanarak kayıp bir dünyanın gizemli kahramanlarının izinden gitmiştir. Günün sonunda otuz iki muhasebe filozofuyla geri dönen bu kitap sadece Orta Doğu coğrafyasındaki limanlara uğramıştır