Tükendi
Gelince Haber Ver
Her kış bir bahara gebedir. Mevsimin hep kış olacağını zannedenler için bahar da kıştır, yaz da; fakat farkına varmazlar…
Şimdi mevsim bahar… Gün geçmiyor ki kainat yeni bir sanatlı yaratılışla şenlenmesin… Önce bahar dallarıydı baharı müjde getiren… ardından mis kokulu mimozalar gönlümüzü şenlendirdi… sümbüller… laleler… papatyalar… şimdi de erguvanlar hazırlık yapıyor Yaratıcısından haber getirmeye… Kainat resmi geçitte; tüm sanatlarıyla haykırıyorlar kendilerini her bahar yeniden yeniye alem sergisine çıkaran Yaratıcılarının bir 'maksadı” olduğunu… Dönüp dönüp baktığımız halde abes bir iş göremeyişimizi başka nasıl izah edebiliriz?
Varlık sahasına çıkartılan her bir mevcut bir yaprak; bu ister bir çiçek olsun, ister bir böcek, isterse içtimai bir olay… Değil mi ki alem sahnesine çıkartılıyor; bir maksatla gönderiliyor demektir.
Yapraklar’da kainat denilen büyük ağacın yapraklarını evire çevire inceliyor Hekimoğlu İsmail… Çarpıcı noktalara, incelikli meselelere temas ediyor; istikametli tespitler sunuyor. Yine farklı bir pencereden bakıyor; yine farklı hakikatler görüyor; kalemini ve okurlarını şahitliklerine 'şahit” kılıyor.
İnsanların yalnızca kendi menfaatlerini düşünür oldukları günümüzde, 'Yardım İslamiyet’in malıdır. Müslümanlık başkalarının yarasını sarmaktır. Müslümanlar ahlakın zirvesine ulaşamıyorsa, kendilerine ve dinlerine kötülük ediyorlar demektir” diyerek toplum olarak kanayan bir yaramıza parmak basıyor.
Müslümanların çok zor zamanlardan geçtiği bir dönemde, 'Adem(as) devri hariç Musa’nın olduğu her yerde firavun değil, firavunun olduğu yerde Musa vardır. Yani evvel küfrün zehirden tadı emilecek, sonra panzehir olarak din yetişecek. Nizam Böyle!” diyerek ümitsizliğe yer vermiyor, firavunların Musa’ya gebe olduğunu hatırlatıyor…
Artık ahlaklı ve erdemli 'insan” olmanın gittikçe zorlaştığı bu devirde, 'Müslüman olmak aklın, ilmin ve tecrübenin neticesidir. Eğer Müslüman olunmazsa insan olmak da mümkün değildir. Çünkü İslamiyet insanları her türlü kötülükten vazgeçirip her türlü iyiliğe sevk eden bir dindir. Bugün kötü huylu Müslümanlar varsa çarpmış araba gibidir. Arabanın kaza yapmasından trafik mesul değildir. Onun şoförü, trafik kaidelerine uymadığı için veya araba kullanmayı bilmediği için kaza yapar. İslam’a uymamanın cezası veresiye olduğundan insanların çoğu kulak asmazlar. Trafik polisine itaat et, Allah’a itaat etme. Bize göz, kulak, böbrek veren, kalbimizi çalıştıran, damarlarımızda kanımızı dolaştıran Allah’a itaat etmemek ne büyük nankörlük. Acaba bu nankörlere insan demek ne kadar isabetli olur?” diyerek insan olmanın İslam olmaktan geçtiğini üzerine basa basa vurguluyor.
Yapraklar, her bir makalesi Hekimoğlu’nun tefekkür imbiğinden süzülen makalelerden oluşuyor… İnce ince okunan her bir yaprak, insanın kendisini, sosyal ve içtimai olayları anlamlandırabilmesi için satır satır okunması gereken bir eser.