Başkanın Gözleri - CIA
Gizli servisler, ajanlar, casuslar…
Duyduğumuz ya da okuduğumuzda zihnimizde kıvılcımlar uyandıran ve komplo çarklarını döndürmeye başlayan bu üç kavram sadece edebiyattan sinemaya, tarihten popüler kültüre uzanan geniş bir yelpazede ilgi uyandırmakla kalmadı, aynı zamanda bizzat tarihin baş aktörü de oldu. Pers İmparatorluğu’nda, 'Kralın gözleri ve kulakları” adı verilen ve imparatorluğun uçsuz bucaksız topraklarında taht için tehdit olabilecek olası tehlikeler için gözlerini dört açan atlı ve yaya ulaklardan bu yana istihbarat, yaşam dediğimiz bu gizemli gerçekliğin önemli bir parçası.
Her ne kadar meşhur Çinli bilge Sun Tzu, MÖ 5. yüzyılda 'Düşmanını bilen, kendini bilir” diyerek istihbaratın fikri babalığına soyunmuş olsa da gizli gizli bilgi toplama işi, 19. yüzyıla kadar amatörlerce ve el yordamıyla yürüdü. İnsanlığın topyekûn boğaz boğaza geldiği ilk dünya savaşında saha kenarında ufak ufak ısınmaya başlayan istihbaratçılar, II. Dünya Savaşı’yla birlikte tam kadro sahaya indi ve onu izleyen Soğuk Savaş’tan itibaren de şampiyonluk için kıyasıya bir mücadeleye giriştiler. Ancak bu mücadele, taraflardan hiçbirinin hiçbir zaman tek başına galibiyete ulaşabileceği bir maç değil. Zira dünya durdukça ve tarih, dünyayı güvenlikleri ve çıkarları üzerinden okumayı sürdüren ulus devletler tarafından yazılmaya devam ettikçe, 'diğerlerinin ne yaptığına” dair bilgiye duyulan açlık ve onu ne olursa olsun elde etmeye dönük gayretler sürecek. Dolayısıyla, binlerce görünmez aktörün gözlerden uzak performanslar sergilediği gizli servis savaşları da…
Ali Çimen’in CIA / Başkanın Gözleri adını verdiği bu çalışmasıyla teşkilatın, hangi şartlarda niçin kurulduğunu görecek, kurucu aktörlerini tanıyacak ve emekleme aşamasına şahit olacağız. Akabinde Soğuk Savaş’la birlikte nasıl hızla serpildiğini izleyecek, kendisine 'insan hakları ve demokrasiyi savunmak ve yaygınlaştırmak” gibi bir misyon biçen ABD adına, Güney Amerika’dan Himalayalar’a, Ortadoğu’dan Uzak Doğu’ya yayılan bir coğra