XI. yüzyılın sonlarına gelindiğinde dünya, Batı’da Katolik Hristiyan Kilisesi, Doğu’da Ortodoks Kilisesi, Müslüman Türk ve Arapların oluşturduğu güç denkleminin Ortadoğu coğrafyasındaki büyük mücadelesine sahne olmuştur. Papa II. Urbanus tarafından 1095 Clermont Konsili’nde tohumları atılan ve yaklaşık iki asır boyunca devam eden bu savaş silsilesi, 'Haçlı Seferleri” gibi dinî bir tabirle ifade edilse de, politik ve ekonomik çıkarların ön plana çıktığı uluslararası bir savaş halini almıştır. Kudüs’ün Müslümanlardan alınması, Avrupa toplumunda büyük bir sevinç yaratmış ve neredeyse her kesiminden halk, hac ibadetlerini ifa etmek için Kudüs’e akın etmeye başlamıştı.
Avrupa’dan Kudüs’e gelen hacı adaylarını Müslümanların saldırılarından koruma gibi bir amaç edinen Tapınak Şövalyeleri, yoksulluk, itaat ve erdemlik yemini ederek o dönem için emsali olmayan dinî-askerî karakterli bir örgüt olarak ortaya çıkmıştır. Kuruluşundan çok kısa bir süre sonra, Papalık tarafından resmî bir örgüt olarak tanınan Tapınak Şövalyeleri, bu durumla birlikte büyük bir yükseliş göstererek Avrupa’nın en zengin ve en prestijli örgütü haline geldi. Sahip oldukları zenginlik ve askerî karakter sebebiyle Haçlı Seferleri’nin asli bir unsuru haline gelen bu topluluk, seferlerin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra sorgulanmaya hatta ihanetle suçlanmaya başlamışlardı. Yükselişleri gibi düşüşleri de çok hızlı gerçekleşen Tapınak Şövalyeleri, 1312 yılında Papalık tarafından resmî olarak ilga edilmiş, fakat arkalarında bitmek bilmeyen soru işaretleri bırakmışlardı.
Yaptığı çalışmalarla göz doldurmaya başlayan Muhittin Çeken bu kitabında, Tapınak Şövalyeleri’nin asıl kuruluş amaçlarını, kısa sürede yükselerek dönemin en zengin ve en güçlü örgütü haline gelmelerini sağlayan faktörleri, Haçlı Sefeleri’nde hangi anlamda nasıl aktif bir rol üstlendiklerini ve yargılanmalarına sebep olan olayların perde arkasındaki gerçekleri dönemin kaynaklarını ve modern çalışmalarını sentezleyerek ortaya koymuştur.