Tükendi
Gelince Haber VerTürk edebiyatının değerli yazarlarından Sabahattin Ali’nin ilk tercüme eseri Tarihteki Garip Vakalar’ın birinci basımı 1936 yılında yapılmıştır. Son yıllarda Sabahattin Ali’ye olan yoğun ilgiye rağmen yazarın bu çevirisi yakın zamana kadar göz ardı edilmiştir. Sabahattin Ali’ye bu kitabı tercüme etme görevinin dönemin Millî Eğitim Bakanı Saffet Arıkan tarafından verilmesi ve kitabın tefrikasının iktidarın gazetesi olarak bilinen Ulus gazetesinde yapılmış olması eserin önemini artırmaktadır.
Alman tarihçi Max Kemmerich (1876-1932) bu ve benzeri sorulara verdiği cevaplarla okuyucuyu Avrupa tarihinin dehlizlerinde keyifli bir yolculuğa çağırıyor. Sabahattin Ali’nin dilimize kazandırırken Tarihteki Garip Vakalar ismini vermeyi uygun gördüğü bu tuhaf hadiseler, gülünç bir Avrupa resmi çiziyor. Yazarın Avrupalı olması hasebiyle bir öz eleştiri olarak değerlendirebileceğimiz bu kitap, aynı zamanda Avrupa'nın pek bilinmeyen veyahut bilerek unutturulan karanlık tarihiyle bir yüzleşme niteliği taşıyor. Avrupalı olmayan okurlara ise “gelişmeye giden yolda rehber” addettikleri milletlerin, tahayyül ettikleri kadar mükemmel olmadıklarını fark etme imkânı sağlıyor.
Sabahattin Ali’nin ustalıklı tercümesiyle ve Hüseyin Bargan’ın titiz çalışmasıyla okuma imkânı bulduğumuz bu kıymetli eser, Avrupa tarihine dair ezberlediğimiz kalıpları yıkacak nitelikte.
Alman tarihçi Max Kemmerich, bu kitapta yer verdiği garip vakalarla gülünç bir Avrupa resmi çiziyor. Yazarın Avrupalı olması hasebiyle bir özeleştiri olarak değerlendirebileceğimiz bu kitap, aynı zamanda Avrupa'nın pek bilinmeyen veyahut bilerek unutturulan karanlık tarihiyle bir yüzleşme niteliği taşıyor. Avrupalı olmayan okurlara ise "gelişmeye giden yolda rehber" addettikleri milletlerin, tahayyül ettikleri kadar mükemmel olmadıklarını fark etme imkânı sağlıyor.
Bavyera krallığı Etibba Odası demiryolu inşasının halkın sıhhatine bir suikast olduğunu ilan etmiştir. Çünkü bu kadar süratli yolculuk yolcularda beyin sarsıntısı, seyredenlerde ise baş dönmesi doğururmuş. Muhterem hekimler bunun önüne geçmek için demiryolunun iki tarafına vagonlardan daha yüksek duvarlar çekilmesini talep etmişlerdir.
Bu kitap, geçmiş yüzyıllarda Avrupa halklarının içine düştüğü sefaleti ve bundan dolayı ortaya çıkan trajikomik durumları anlatıyor. Yazar sade, akıcı diliyle aktardığı bu olaylarla alışık olduğumuz "medeniyet timsali Avrupa" imajını yıkıyor. Bunu yapanın bir Avrupalı olması ise kitapta anlatılanları daha inandırıcı kılıyor. Kitabı okuyanlar temizlikten evliliğe, dini yaşayıştan fikir hürriyetine kadar gündelik hayatın her köşesinde mevcut olan tuhaflıklara şahit olacak ve günümüzde gelişmiş ülkeler olarak adlandırılan milletlerin tarihi üzerine tefekkür etmeye kendilerini mecbur hissedecekler.